14 Nisan 2015 Salı

Masumiyet



Beyaz elbisesiyle
Ve o saftirik halleriyle
Otururdu karşımızda
Masumiyet
İnsanlığa bahşedilmiş
En büyük nimet
Kalpsiz dünyaların gözlerinde bilenmiş
Tüm o karanlık imparatorların keskin kılıçlarının ortasında
Her şey yok olmuşken
Kılıçların içinden geçemediği tek şey
Masumiyet
Nefretin körüklenmediği çağlarımızın
En sedefli yaşlarımızın
Gözlerindeki beyaz perde
Masumiyet

Ve bir gün,
Kuşlar uçmadı sıcak iklimlere
Yağmur yağarken bu kez
Bulutlar ağlamadı
Ve sonra öğrendik ki
Bulutlar pamuktan değilmiş
Hep birlikte onu arıyorduk artık
Ve tüm gerçek gözyaşlarını
Masumiyet yittiğinde akıttık

Arıyorduk sokak sokak
Masumiyet nerede
Nerede o gülen yüzüyle ay dede
Biz onu ararken yeryüzünde
O kendini göklere
Ay dedenin kollarına asmış
Meğer onun da ömrü
Bu kadar kısaymış
Sonra anladık ki
Ay dede bu yüzden somurtkanmış

Bir günah gibi duruyordu artık gökyüzünde
Karanlığın doğduğu yerde
Güzel beyaz elbisesiyle
Masumiyet

9 Nisan 2015 Perşembe

İnsan Bir Kere Ölür





(...)

İnsan bir kere ölür
Her gün ölen umutlarımızdır içimizdeki
Paramparça olmuş sevgilerdir
Her aldanış
Yeni bir aldanışa hazırlar bizi
Zamanla renkler değişir
Donuklaşır anılar
Silinir usumuzdan
Güzel olan ne varsa
Görür içindeki bütün hayallerin öldüğünü
İnsan yaşarsa.
Ve bir gün insan da ölür
Çimen gibi yaprak gibi
Sarsılır yeryüzü yerinden
Devrilen koca bir ağaçtır sanki
Durur atışları yorgun kalbimizin
El, ayak kesilir
Göz ölür, dudak ölür, kan ölür
Susar ta içimizde
Yıllardır çalan çalgı
Bütün teller ses vermez olur
Acılar diner
Ve bir gün biter bu çirkin oyun
Perde iner… 

                                                      Ümit Yaşar Oğuzcan